Sağlık ve Gençliğin Formülü: Balık

Tüm doktorların, diyetisyenlerin, bilim insanlarının fikir birliğine vardığı konularından biri de balığın insan sağlığı üzerinde mucizevi faydaları olduğudur. Kalp hastalıkları, şeker, tansiyon gibi fiziksel hastalıkların yanında zihin ve zeka gelişimi ve depresyon tedavisi gibi bir çok alanda balığın faydası kanıtlanmıştır. Protein bakımından oldukça zengin olmakla birlikte Omega 3, fosfor, A vitamini, D vitamini K vitamini ve B grubu vitaminler (B1, B2, B6, B12), iyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko mineralleri açısından oldukça zengindir. İnsan vücudunda üretilemeyen ve bu nedenle mutlaka besinler yoluyla vücuda alınması gereken yağ asitlerinden olan çoklu doymamış yağ asitleri, EPA (eikosapentoenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit)’nın en önemli kaynaklarındandır. EPA ve DHA; ülkemizde oldukça sık görülen kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahiptir.

Sağlık ve Gençliğin Formülü: Balık

Türkiye’nin üç bir yanı denizle çevrili olmasına, balık çeşitliliğinin ve kaynağının bol olmasına karşın kişi başı yıllık balık tüketimi sadece 8 kilo. Bu rakam dünya geneline bakıldığında oldukça düşük. Oysa sağlıklı kalmak için haftada en az iki öğün balık yenmeli.

Üç tarafı denizlerle kaplı bir ülkede yaşamanın en büyük keyfi deniz balığına her an ulaşabiliyor olmamız. Hamsi, sardalya, barbun, palamut, çipura, levrek ve kabuklu deniz ürünleri gibi birçok balık çeşidini taze taze tüketebiliyoruz. Ancak ülkemizde balık tüketimi nüfusa göre yok denecek kadar az. Türkiye’de yıllık kişi başına 30 kilo tavuk, 27 kilo kırmızı et ve 8 kilo balık tüketiliyor. Japonya’ya göre 10 kat Avrupa’ya göre 4 kat, Amerika’ya göre 3 kat daha az balık tüketiyoruz. Japonya başta olmak üzere Avrupa ve Amerika’nın balık ihtiyacını Türkiye pazarından elde etmesi sebebiyle Türkiye’de balık fiyatları da yükselmiş durumda. Özellikle çipura ve levrek ihracat hacmi son yıllarda artış göstermekte.

somon balığı dilim

Balık tüketiminin az olmasında ekonomik sebepler etkili olsa da asıl etken alışkanlıklar, damak tadı, mutfak kültürü ve koku. Evet balık kokusu da balık tüketimi azaltan başlıca etkenlerden. Zira bir çok aile sırf ev kokmasın diyerek evde balık pişirmekten vazgeçiyor. Halbuki evdeki balık kokusunu çıkartmak hiç de zor değil. Canı balık çektiğinde veya balık yeme ihtiyacı hissettiğinde dışarıda yiyor veya özellikle büyük şehirlerde hemen her yerde bulunan balık pişiricilerinden sipariş ediyor. Bu durum da balık ihtiyacı için ayrılan bütçenin artmasına ve haftada 2 kez yenebilecekken 10 günde veya 2 haftada 1 kez yenmesine sebep oluyor. Hal böyle olunca balık tüketimi azalıyor ama kalp hastalıkları, merkezi sinir sistemi hastalıkları ve obezite artıyor.

Avustralya’da yapılan bir araştırmaya göre balık en doyurucu besinlerden biridir. Diyetisyenlerin tüm danışanlarına balığı tavsiye etmesinin sebeplerinden biri de budur. Doyurucu olmasından dolayı açlık duygusunun kısa sürede hissedilmesi ile zayıflamak için birebirdir. Balık yedikten sonra duyulan tatlı yeme isteğini ise türk kahvesi içerek geçirebilirsiniz. Ayrıca kuru incir, hurma da tatlı isteğinin geçmesine yardımcı olur.

 

BALIĞIN ZARARI VAR MI?

HAYIR! Herkesin haftada en az iki öğün yemesi, sağlıklı kalabilmek için elzem. İster kahvaltıda sandviç olarak, ister öğle yemeğinde salatalarda, isterseniz akşam yemeğinde fırında, tavada, ızgarada veya çorba olarak yapabilirsiniz. Haftanın her günü, her öğün tüketilse de vücudumuza zararı olmayan bir mucize.

Halk arasında balıkla birlikte süt ürünleri (yoğurt) kullanımının zehirlenmeye yol açacağına dair yanlış bir inanış bulunmaktadır. Ancak balık ve yoğurt taze ise ikisinin birlikte tüketilmesinin hiçbir zararı yoktur. Zaten eğer alış olduğunu balık bayatsa yanında başka bir gıda tüketmeseniz bile zehirler.

 

NEDEN PAHALI?

Aslında bunun en büyük sorumlusu yine biziz. Balık ekolojilerini korumak üzere etkili devlet politikası geliştiremedik, avlanma yasaklarına yeterince uymadık, yumurtlama ve gelişme aşamasında yanlış yöntemlerle avlandık. Her ne kadar denizlerle çevrili olsak da balıkları kuruttuk desek yeridir. Ancak bunun yanında balık çiftliği sayımız son yıllarda oldukça arttı ve her geçen zaman yenileri kuruluyor. Ama yine yakalanan veya üretilen balığın büyük kısmı yurtdışına ihraç ediliyor. Bu da halk pazarlarındaki balık miktarını azaltıp fiyatları artırıyor. Bir başka konu ise balık ticaretinde belirlenmiş bir politikanın oluşturulamaması. Üreticilerin fiyat politikası sebebiyle dış ticarete yönelmesi halkın balığa ulaşımını zorlaştırıyor.

 

KALPTEN DEPRESYONA HER ŞEYE İYİ GELİYOR

Özellikle beyin gelişiminin hızlı olduğu anne karnında başlamak üzere 0-3 yaş arasında dönemde balık tüketiminin inanılmaz önemi olduğu bilimsel araştırmalarda kanıtlanmış bir gerçektir. Vücudun kendi kendine üretmediği bu nedenle gıdalardan temin edilen biyolojik değeri yüksek protein ve esansiyel amino asit kaynağı olan balık, içerdiği omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri  ile beyin gelişimine olumlu katkı sağlar. Bu nedenle özellikle gebelikten itibaren anne adaylarının ve 7. aydan itibaren tamamlayıcı beslenmeye başlayan bebeklerin tükettiği balığın beyin gelişimini olumlu yönde etkileyeceği belirtilmektedir.

Özellikle soğuk kış günlerinde tüketilen balık, içerdiği yağ asitleri dolayısı ile bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine destek olmaktadır. Kış mevsiminde güneşten fazla yararlanılamadığı için kemik ve diş sağlığında önemli olan D vitaminin karşılanmasında yine balık tüketimi önem kazanmaktadır.

Sağlıklı Yaşam İçin Balık Tüketin
Sağlıklı Yaşam İçin Balık Tüketin

Ayrıca:

Balık kalbinizi korur.
Yaşlanmaya karşı savaşır.
Çocuklarınız daha akıllı olur.
Diş etleri ve dişlere yararlı.
Kalp krizinin önlenmesinde etkili.
Kan şekerini dengeler.
Depresyon ve şizofreni belirtilerini hafifletir.Zihin sağlığını korur.
Afrodizyak etkisi vardır, doğurganlığı arttırır.

 

HANGİ AYDA HANGİ BALIK LEZZETLİDİR?

OCAK: Uskumru, lüfer, palamut, istavrit lezzetini korur. Kefal ve hamsi tam yağlı durumdadır. Çinekop, kofana, mezgit kolayca bulunur. Tekir ve kırlangıç bolca avlanır. Barbunya, kılıç ve mercan az tutulur.
ŞUBAT: Kalkan mevsimi başlar. Tekir bolca çıkar. Uskumru, lüfer, palamut yağını kaybetmeye başlar.
MART: Kefal, levrek ve kalkanın en lezzetli zamanıdır. Uskumru çiroz olmaya yüz tutmuştur. Tavası ve pilakisi yapılabilir. Gümüş balığı fazlaca çıkmaya başlar.
NİSAN: Kalkan yine başta gelir. Mercan, levrek, kılıç ve kırlangıç bolca çıkmaya başlar. Gümüş balığı, kefal, mezgit, berlam, tekir ve barbunya çok tutulur.
MAYIS: Levrek, barbun, tekir, iskorpit zevkle yenir.
HAZİRAN: Balıkçılık açısından verimsizdir. Tekir, barbun, mercan, levrek gibi balıklar bulunur ancak pahalıdır.
TEMMUZ: Sardalya mevsimi başlarKolyoz, istavrit, uskumru, tava ve haşlamaya elverişli.
AĞUSTOS: Çingene palamudu mevsimini açar. Sardalyanın ise en lezzetli zamanıdır. Yine bu ayda kılıcın tadına doyum olmaz. Kefal tavsiye edilmez.
EYLÜL: Sardalye ve kılıç lezzetlidir. Palamut irileşir. Lüfer bu dönem pahalıdır.
EKİM: Lüfer çok lezzetlidir. Palamut bolca çıkar.
KASIM: Uskumrunun en iyi zamanı. Torik akışı başlamıştır. Pisinin en nefis olduğu aydır.
ARALIK: Uskumru, lüfer, palamut ve torik daha da büyümüş ve lezzetlenmiştir. Hamsinin en çıtır zamanı. Bol miktarda tekir çıkar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.